11 Ağustos 2011 Perşembe

HİNDİSTAN'DAN 4 KURAL


"HİNDİSTAN' DAN 4 KURAL"

İlk kural :

" Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan,

etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretir

İkinci kural :

"Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın

içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. "Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı" gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir."

Üçüncü kural :

" İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak,

o da başlamaya hazırdır.

Dördüncü kural:

"Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir.

Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir."


9 Mayıs 2011 Pazartesi

Attalar...


Benim Ciğerparem büyüdü de bizimle gezmelere gidiyor ve ben en çok onunla olan attaları seviyorum.

8 Şubat 2011 Salı

ANNE DEMEK

Anne demek;

* Yenilen her lokmadan sonra alkış kıyamet koparan, şenlik havasına
bürünendir.
* Çıkan her pirinç tanesi diş için tüm hısım akrabaya telefon açandır.
* Tüm hafta hayalini kurduğu pazar kahvaltısına oturup asla yiyemeden
kalkandır.
* Sabaha kadar kırk sefer uyanarak,sabah kalkıp zombi gibi
işe gitmektir.
* İşten eve geç gelmenin vicdan azabıyla bebeklerinin yanına kıvrılıp
saatlerce koklayandır.
* Tatil yapamamanın kitabını yazandır.
* Eskiden hergün uğradığı kuaförünün yolunu unutandır.
* Çaydanlığın kapağı ile pet şişeyi kapatmaya çalışandır.
* Parça pinçik olmuş pazar gazetesini birleştirip okumaya çalışandır.
* Gecenin bir yarısı gözü kapalı süt ısıtıp, gözü kapalı geri dönendir.
* Saatlerce leblebi parmaklı ayakları öpmekten sonsuz keyif alandır.
* Temcid pilavı tadındaki baby tv yi seyretmektir.
* Bebek şef şarkısı söyleyerek, fırsat bu fırsat deyip birşeyler yedirmeye çalışmaktır.

* Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak, mısırı tanelere ayırmaktır.
* İşten yeni gelmiş ve içeri ilk adımı atmışken,"Anne atttaaaaa"
sözleriyle çark edip,en yakın parkın yolunu tutmaktır.
* Anne demek, bebek havuzunda yüzmektir.
* Başka bir anneyi nerede görürse görsün "Seni çok iyi anlıyorum tatlım
"bakışı atandır.
* Aşı takvimini ezbere bilendir.

* Kazara kendi için alışverişe gidip nasıl olduysa bebek kıyafeti dolu
poşetlerle geri dönendir.
* Ne kadar sert olursa olsun hayır demeyi beceremeyendir.
* İşe yetişmek için düğmelerini bahçede ilikleyendir.
* Uyduruk ninni besteleyendir.
* Çantasında sürekli Oyuncak kurbağacık, ıslak mendil ve kreker taşıyandır.
* Son teknoloji telefonu denize atıldığında ,diken diken olmuş her bir
saçına rağmen,annecim telefonlar yüzemez diyebilendir.
* Anne demek, eskisinden bin kat daha güçlü olmak demektir.
* Anne demek, hayatının sonuna kadar ve sonunun da ötesinde birileri için
endişelenmektir.
* Anne demek, iki küçük melekle, gururla, küçük dağları ben yarattım
edasında yürüyebilmektir.

* Anne demek, 100 yaşına da gelsen onun yanında hiç büyümeyeceğin bir kucaktır.
* Anne demek, yüreyini parçalara bölüp herbir parçayı özenle onlara
sunmaktır.
* Anne demek, 9 ay karnında taşımak değil,ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşımaktır.

Alıntı:
Nihal Dokuyucu (http://sagliklimutfak.blogspot.com)

30 Ocak 2011 Pazar

TANRININ KİTABI

Yazdan beri dvdlerin arasında izlenmeyi bekliyordu.Başlangıçta ön yargılıydım.Ancak izledikçe beni etkisine aldı ve en sonunda şaşırtıcı iki süprizle bitti.
Her izleyicinin alacağı mesajlar farklı olacaktır,eminim.Ben daha çok antropolojik açıdan değerlendirdim.Din olgusu,gücü,bu gücün kullanımı vs.
İyi seyirler izleyici.

29 Ocak 2011 Cumartesi


Gerek yokken yanındalar, ihtiyacın olduğunda uzakta. Unutma ki, kimi hayatına girdiğinde hayatını aydınlatır, kimisi çıktığında. (TOLSTOY)

ÖYLE BİR HAYAT...


Nietzsche" .
‎.
Öyle bir hayat yaşıyorum ki, cenneti de gördüm, cehennemi de.
Öyle bir aşk yaşa...dım ki tutkuyu da gördüm ,pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayati en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki, okudum okudum anlamadım..
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm,
Sonra dedim ki "söz ver kendine" !

"Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayati seyredersin".

Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım.
Öyle çok değerliymiş ki zaman;
Hep acele etmem bundan, anladım..

27 Ocak 2011 Perşembe

KIZILDERİLİ'DEN HAYAT DERSİ

KIZILDERILIDEN TEK KELIMELIK HAYAT DERSI.

Cherokee kabilesinin yaslilarindan biri hayat, ask ve evlilik uzerine konusurken sunlari soyluyor:

"Icimizde iki kurt var ve bunlarin arasinda da korkunc bir savas.

Kurtlardan biri; korkuyu, ofkeyi, kiskancligi, pismanligi, acgozlulugu, kibiri, kendine acimayi, kuskunlugu, asagilik duygusunu, yalanlari, ustunluk taslamayi ve benciligi temsil ediyor.

Digeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylasmayi, comertligi, dinginligi, alcak gonullulugu, nezaketi, yardimseverliligi, dostlugu, anlayisi, merhameti ve inanci temsil ediyor."

Genclerden biri "hangi kurt kazanacak?" diye soruyor ve yasli adam kisaca cevap veriyor:


"Beslediginiz"